Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DİLEYEN ÖĞÜT ALIR

Dileyen öğüt alır. Sürekli hata yapan insanlara baktığımızda acaba öğüt vereni, yol göstereni mi olmadı diyoruz genç olduğunu görünce. çünkü gençlik tecrübesizlikle eş değerdir çogu zaman. (kimse bu düşünceyi bir çırpıda çöpe atamaz.) Ama hatalarını yineleyen birine bakış açımız değişebiliyor. kişi öğüt alma arzusunu zerre kadar bünyesinde taşımaya niyetli değilse durum kötü! Doğruya yöneltmek, doğruyu işaret etmek ve bireyin bu doğru içerisinde eylemlerde bulunmasını desteklemek eğitimin önemli noktalarıdır. Bunları öğrenebilmesi temel amaçtır. Bazen bizler '' bu yaşa gelmişim  ne eğitimi ne tavsiyesi !'' diyebiliyoruz. Ama bu durum öyle değil zannımca. Çünkü istersek 70 yaşına gelmiş olalım bazı davranışları, olayları hayatımızda tecrübe etmedik, bunun için bir tavsiyeye, bir yönlendirmeye ihtiyacımız olabilir.  toplumumuzda veya dünyada olgunluk yaşı olarak tanımlayacağımız bir yaşagelmiş olsak da bu bizim artık hatalardan berî olduğumuz, olacağımız anlamını taşı...

YOLCU

Yolculuklar sadece bir şehirden başka bir şehre yaptığımız seyahatten ibaret değildir bazılarımız için. Derin şahsiyetlerin derinlere dalmak için aldığı bir bilettir. Yükselip giden heybetli dağlarla, onların birleştiği gökyüzü ile sohbetleşmesini bilene kırk yıllık hatırı olan bir muhabbettir. Bir anlam peşinde koşanlara, dikkatle okunması gereken satırlar sunan kitaptır. Kibirden kinden artık göremez hale gelenlere sessiz bir hitaptır. İyidir hoştur da bazı duygulardan bazı insanlardan uzaklaşmak isteyenlere hiç uygun değildir. Onlarla baş başa kalmak zorunda kalabilir insan. İşte onlar içinde bir hesaplaşmadır yol.   Çok geçmeden gayri ihtiyari omzuma düşüyor başım… Başımı cama yaslayıp gözlerimi akıp giden yola dikiyorum. Gözlerimin önünde akıp giden çehreler.. işte esas yolculuk şimdi başlıyor. Kimiyle hiç konuşmamışım Ama   yine de aklıma geliyor. Kimini sadece resimde gördüm, O da burada. İnsafsızlığıma uğramış olanlar da burada. İyi kötü, tanıdık tanımadık, sevdi...

SEVGİ NEYDİ?

Öyle bir hal aldı ki insanların yaşamları! İhanetler, zulümler, duygusuzluklar ve bütün insafsız eylemlerle dolu hayatlarımız. Bu halden nasıl kurtuluruz diye soracak olunca kendime önceden hemen '' SEVGİ'' diyebilirdim.  Ama öyle bir hal almışız ki sevgiyi bile aldatmacalarla doldurmuşuz. Güvendiğimiz bu kelimeyi de izaha ihtiyaç duyuyoruz kullandığımız zaman. Yani 'sevgi işte herkesin bildiği' deyip birakamiyoruz. Çünkü sevmeyi bilmiyoruz. O fedakar, feragatkâr, iyilik ve naiflik dolu olması gereken duygu başka bir şekilde yer alıyor hayatımızda. (Belki de hep böyleydi ama ben yeni farkediyorumdur. Ya da simdi dile getirebiliyorum. Dünyada kötülük hep mevcuttu. Sevgisizlik ve zulümde...) Sevgilerimiz zulümlü. Sevgi kavramıyla ifade ettiğimiz davranışlarımız, esasında sevgisiz. Nasıl olduğunu görmedin mi? Seviyorum diyenlerin  zalimliğine şahit olmadın mı? Sevgilerimiz hep sevdiğimize sağır, hep heyecansız, hep insafsız. Sabaha, gün doğumuna, heyecanla k...

HİKAYELER DE OLMASA

Yaşanmış hikayelerin insanlara tesiri daha büyüktür. hep şikayet ederiz ya "bana kuru kuru nasihat edip duruyorsun!"diye. Bu nasihat bölümleri büyüklerimiz tarafından bize iyi niyetle yapılıyor, bunu unutmamak lazım. Ama bu zamanlarda onları dinlemek bazen sıkıcı yahut beyhude gibi gelebiliyor. ''Gençlik işte!'' mi desek bilemedim. Ama bizim buna ihtiyacımız var. Bak böyle deyince de sıkıcı oldu. Ama hikayeler çoğumuzun dikkatini çekmiştir. Şöyle yap, böyle yap demektense ; güzel gözlü bir çocuk vardı, bir vardı bir yoktu o güzel gözlünün sevmekte üstüne yoktu. o çocuğun adı Ferhat'tı... deyince bir merak uyandırmakla birlikte bir hayal dünyasına buyur ediyor insanı bu büyülü dakikalar. Ayrıca kaşımızdaki insana onu yargılamadan onun için bir şeyler yapmış olabilmenin inceliğini de yaşamış oluruz hikayelerle. İŞTE bu yüzden çok yaşasın hikayeler. Ve hikayelerimiz vesilesiyle onların ardından -biraz da merhametle-şöyle diyebilelim isterim: Gönülleri ho...

SORUMLULUKLARDAN BİR SORUMLULUK: OKUMAK

Okuyalım! Önce içimizdeki nefsin bitmek tükenmek bilmez heves ve ihtiraslarına meydan okuyalım. Sonra dışımızdaki düşmanların canına okuyalım. Hatta Gün gelsin kainatı okuyalım çiğdemlerin arasında yahut bir nehir kıyısında. Ve Gün gelsin gözlerde saklananları bile okuyup derman olalım. her ne vesileyle olursa olsun okuyalım. Ve okumayı yaparken onun bir âdabı olduğunu bilerek ve bu edebi terk etmeden okuyalım. Dimağlarımıza ahlak ile ilgili tüm düsturları yerleştirerek , kalbimizin tik tak diye atan sesini hakikat , ahlak diye atan sese çevirerek , damarlarımızdaki kanı edebin ahengiyle ahenklendirerek ve eylem haline gelerek okumaktır bu "sorumluluğun" adabı. Kainatın derinliklerinde Seyre dalmışken dilden bir şükrün dökülebilmesidir edebi. Gözlere samimiyetle  bakabilmektir edebi. .... Evet,bence okumak tam anlamıyla sorumluluktur. Kişinin kendine, ehline, toplumuna ve Rabbine. Adımızın güven , adımımızın edep , vardığımız sonucun hep hakikat dairesinde kalması...

DUR BİRAZ

O kadar hızlı koşma! Yetişemezsin akışa... neden onu ölçü aldın sahi? belki de tam tersindedir biricik dermanın. Dur biraz, dinle! Gözlerini, çivileyip hapsettiğin o noktadan kurtar. Kaldır başını, gökyüzüne bir bak! Sağında duran çocuğun gözlerine bir bak, donuk kalbinden uzaklaşıp başını okşasana. Tebessümle cevap ver bakışlarına. eşlik et sen de onun çocukluğuna... Durmak bilmez bir koşuşturma var zihninde. Biliyorum. Bir sürü uğultu... Gürültüden yorgunsun? Karmaşalar yüzünden hep telaşlı. Sakin ol da biraz dinle. Evet, muhakkak birilerini de dinlemelisin. Ama eşlik ettiğin kainatın ayetlerinin sözlerini de dinle. ne ibretler ne tavsiyeler ne şahitlikler vardır Rabb'inin adını anan kainatta. Ne umutlar ne çıkışlar vardır bakınca, duymak isteyince. O halde şimdi Dur biraz, dinle kalbinde fıtratın bozulmamış akislerini. bir merhamet değil midir yıllarca bozulmadan sana eşlik etmek için var olan o ses. O halde şimdi dur biraz dinle kendini meçhul bir ...

Şaşırdım Kaldım İşte Bilmem Ki Nemsin

Sözde senden kaçıyorum Dolu dizgin atlarla Bazen sessiz sevdasın İpekten kanatlarla Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla Karşıma çıkıyorsun En serin imbatlarda Adını yazıyorum Bulduğun fırsatlarla Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla Sözde senden kaçıyorum Dolu dizgin atlarla Ne olur bir gün beni Kapından olsun dinle Öldür bendeki beni Sonra dirilt kendinle Çarpsam kara sevdayı En azından yüzbinle Nasıl bağlandığımı Anlarsın kemendinle Kaç defa çıkıp gittim Buralardan yeminle Ama her defasında Geri döndüm seninle Hangi düğüm çözülür Nazla, sitemle, kinle Ne olur bir gün beni Kapından olsun dinle Şaşırdım kaldım işte Bilmem ki nemsin Bazen kız kardeşimsin Bazen öp öz annemsin Sultanımsın susunca Konuşunca kölemsin Eksilmeyen çilemsin Orada ufuk çizgim Burda yanım yöremsin Beni ruh gibi saran Sonsuzluk dairemsin Çaresizim çaremsin Şaşırdım kaldım işte Bilmem ki nemsin Yavuz Bülent Bakiler

BİR SORUMLULUK VAR KİM ALMAK İSTER?

Kaç adam öldürdün sahi? Ellerindeki kan hangi mazluma ait? Elinden mi aldın küçük bir çocuğun babasını yahut küçük narin bedenlerin umutlarının mı kanını akıttın toprağa? ... '' Ne zaman ki dünyanın bir köşesinde haksız bir kan dökülürse tüm dünya halklarının elleri bu kanla kirlenir.'' Dostoyevski böyle söylüyor. ... Kavmin helak olurken senin günahının  ne olduğunu sorma küstahlığına kalkma! Şimdiye kadar sustun, şimdi de sus! Salih peygamberin devesini boğazlayan kaç kişiydi ama tüm kavim helak oldu. Sessizlikleriyle, dur dememeleriyle ortak oldular çünkü. Şuayb peygamber şöyle buyurmuştu: Ya Rabbi, iyileri neden helak ettin? Allah c.c '' zira onlar kötülüğü gördüler ve engellemediler.'' .... Mesuliyetlerimiz ağırdır. Ben yorulursam, bıkarsam, umutsuzluğa düşersem sen yola devam et. Sen yorulursan elimizden tutup hep beraber çabalayalım diyen ümitvar bir mümin yoldaş nasip olsun hayatlarımıza.. Bilmeliyiz ki ''Allah’a k...

SERÇE KANADINDAN MEKTUP

Resim
Ağaç dalları arasında kımıl kımıl bir serçe... incecik narin bir gövdeyle. birkaç saniye bu küçük gövdesiyle ve tüm zarafetiyle bir o dala ve ordan bir başkasına hareket etti. Sanki bir şey arıyordu. hızla baktı baktı ve gitti. Başımın tam ortasında koca bir ağırlıkmışçasına duran zihin yorgunluğumu da aldı gitti. öylece onları izlemeyi çok sevmeme rağmen şimdi gittiğine üzülmüyorum. Şimdi üzülme vakti değil. Zaten o da bu dalgınlığın, hüzünlü suskunluğun bitmesi için gönderilmiş değil miydi?! ... şimdi gelişiyle başka bir manzara hissetmeme vesile olmasının şükrünü ve keyfini çıkarmalıydım. umudun yeşermesini, bulutların süzülüşünü, yaraların iyileşmesini, gözlerden karanlık perdenin kalkmasını sorunların aşılabileceği fikrini omuzların kendinden kat be kat ağır yükü kaldırabileceğine dair ümidini derin derin çekmeliyim içime. ... aslında gözle görünür somut bir acıya sahip değilim. ama ne yapayım düşüncelerin işkencesi de oluyor.

RA'D 28

... Yapmamız gereken, her şeyi bir kenara bırakıp kısa bir süre de olsa tefekküre dalmak, Kendi iç alemimize yolculuğa çıkmaktı. Yolculuklar iyi gelmez mi insana? Sıyrılabilmek şifa olmaz mı ruhuna fanilikten? Bak, bize terk-i diyar gerek! Lüzumsuz sözün diyarını, samimiyetsiz samimiyetlerin diyarını, merhametlinin merhametiyle aldatıldığımız diyarı, kardeşliğimizi eda edemediğimiz mecralarda bulunuşumuzu, sevgilere ihanet ettiğimiz bu diyarlarımızı... Bu diyarları terk edebilmek için Bulmak gerekir diyorum. Nedendir bilinmez ama bir sebeple en derine gömdüğümüzü bulmak gerekir. İnanıyorum ki cevabını bulamayacağımız sorular,aşamayacağımız sıkıntılar ve ulaşamayacağımız bir huzur tarifi yok! Huzur.. Kalpler kimi anmakla huzur bulur bilmez misiniz? ...

SU SAVAŞLARI/ TRT BELGESEL

Resim
SU SAVAŞLARI  Çağlar Demirkapı ve Hakan Girginer öncülüğünde  Nijer ile başlayan bir yolculuğa bizler de eşlik edeceğiz. Burada bölümleri özetlemek yerine bende uyandırdıkları hisleri, hisseme düşenlerden aldıklarımı söylemek istiyorum. Ama bundan önce kısaca bu belgeselin trt'nin kendi anlatımıyla bize ne anlatmak istediğini buraya yazayım. '' Su; dünyadaki hayatın devamı için yegâne kaynaktır. Dünya herkes için adil bir yer değil. Dünyada 844 milyon insan, suya doğrudan ulaşamıyor. Maalesef dünyanın birçok ülkesinde insanların suya erişimi inanılmaz zorlu şartlarda ve çok yetersiz. İnsanların, özellikle de kadın ve çocukların hayatları su yolunda geçiyor.İşte TRT Belgesel’in yeni belgeseli Su Savaşları bu hayatları değiştirmek için yola çıkıyor. Dünyanın birçok farklı ülkesinde, adını bile duymadığımız köylerde, insanlarla suyu buluşturuyorlar. Onlara sadece su değil, dolaylı olarak bir gelecek, eğitim, bambaşka bir hayat veriyorlar.Türkiye belgeselciliğinde yin...

BİR ŞİİR/ ŞÜKRÜ ERBAŞ

ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür hanım? Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi gör- meden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz dü- şünün ki Ömür hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı ...

ISTIRAPLAR KARŞISINDA BİZ

Bir varmış bir yokmuş ile başlayan masalları sevmemizin sebeplerin biri de sanırım onların mutlu sonla bitecek olmasına olan inancımız. Bir yanda kötüler kendilerine çizdikleri kötülüklerle dolu yolculuklarını sürdürürken, diğer tarafta iyiler şeklinde tarif ettiğimiz kahramanlar yolculuklarına devam eder. Nihayetinde ne olursa olsun, neler yaşanırsa yaşansın iyilerin kazanacağı bir son vardır.   -Sonsuz mutlu bir son!- Bu yüzden iyi olmak isteriz.   Bu masallarla büyüyen çocuklardan bazıları hep iyi olmak için uğraştı. Lakin onların yolculukları kaba bir bakışla söyleyecek olursak hiç kazançla bitmedi. Mesela prensesiyle sonsuza kadar kadar mutlu yaşayamadı, büyücünün kulesindeki hapsinden kurtulamadı, sevdiğini bir öpücükle kurtaramadı…  İnsanlar bu tarz şeylerin masal olduğunu elbette biliyorlar. ''onlar sadece masallarda olur!'' demeleriyle  masallara ehemmiyet verilmemesi gerektiğini de. Ama yine de bu masalların yankısının zihinlerinde devam ettiğini...

ZITLIKLAR ALEMİ

ZITLIKLAR ALEMİ Her şey karşıtıyla varmış ölümle hayat gibi ''Var''ı anlamak için yokluğu tatmak gibi Yokta yanıp Var'da  kavuşmak için Her şey bir son için var, yeni bir başlangıç için Hayat olmayan yeryüzü nasıl ki anlamsız Ölüm olmayan yeryüzüde öyle sevimsiz Mü'mine verilmiş sevimli bir armağan Aşktan yanan için bir vuslat vakti.. Her şey zıddına akarmış, mahlukla Hâlık gibi Ölümlü Bâki'ye yanarmış, yalanla gerçek gibi Can cananı istermiş, en sevgili gibi Âşık maşukunu özlermiş, saniyeler geçmez sanki Hayat ölümü istermiş, Bekaya talip, aşka vuslat gibi Diri ölüler var , ölü diriler... Bazıları öldükten sonrada yaşar. Bazılarıysa yaşarken ölüdür. Bu karmaşalar, bu düğümler... Hak adıyla çözülmek ister Aşk nasıl vuslat beklerse Bazıları için de hayat ölümü bekler. Sultan S.

NEREDE KİMİNLE

NEREDE KİMİNLE Bir kalıp içine sıkıştırılmış düşünceler Zincire vurulmuş gerçekler Gönüle değmemiş endamlı sözler Sevmek nerede, kiminle? Görmek nerede, kiminle? Saflık nerede, kiminle? Doğruyu görmemekte gözler Yanlışa sevdalı gönüller Göz boyamak için dillerde yapma sözler Söyle! Gerçek nerede, kiminle? Sevmek nerede, kiminle? Susmak nerede, kiminle? Susmak en büyük erdemse Edep Nur-u Hüda'dan bir tac ise Sabretmek bazen her şey demekse Dilsiz nerede, kiminle? Gönülsüz nerede, kiminle? ... SULTAN S.

NURETTİN TOPÇU

NURETTİN TOPÇU'NUN TOPLUM İNŞASI Nurettin Topçu hem geleneksel değerleri hem de batılı değerleri tanıyan biridir ve bu toplumun dertlerine geniş bir bakış açısıyla çözümler arayabilmiştir. Hayatı boyunca eğitimden siyasete, ekonomiden âhlaka kadar birçok konuda eser vermiştir. Topçu, tüm sorunların kaynağını ahlakın olmayışında bulur. bu yüzden Cumhuriyet devri Türk felsefecileri ve aydınları arasında ahlak konusunda en çok metin kaleme alan ve bu sahadaki vurgularını bütün hayatı boyunca ısrarla sürdüren bir şahsiyet olmuştur. Toplumların içinde bulundukları sorunların temelini ahlakın bulunmayışında bulan Topçu, sorunların çözümüne buradan başlamaktadır. Bunun içinde ''isyan ahlakı'' tezini ortaya koymuştur. İsyan kavramı onda farklı bir anlam kazanmıştır. Onun isyanı, beşeriyete isyan, beşeriyetteki zulme isyandır. Örneğin, ihtirasların farklı kültürlerde değişik zamanlarda değişik şekillerde ortaya çıkan putlar olduğunu ifade eden Topçu, bu putların ha...

YİTİK CENNET

''Ey zindanda bir gece geçirmemiş dost, güneşe doğru çılgın koşuyu yapacak çocuk olabilir misin? Ey yükseklerden büyük seslerle düşen su, bu yalçın kayalara bir şelale borçlu olduğunu biliyor musun? Sessiz ve dilsiz duran mezartaşı! Kitabendeki çizgiler, iniş ve çıkışı derinleştikçe seni tarihin içine yerleştirir, farkında mısın?  Cennette hiç bir sarsıntıya uğramadan yaşayacak olan insanoğlu mu, yoksa ayağı kayarak yeryüzüne düşen ve orada âb-ı hayatı ararcasına karanlıklar a rasında geçen, Dünya çilesini çektikten sonra Tanrıya özlem duyan insan mi? Seçilmiş olan hangisidir? Şanlı olan hangisidir? Yurdunu hangi insan daha çok sevecektir : doğduğu yerden ölünceye kadar hiç ayrılmayan insan mi? Yoksa en genç çağında yurdundan ayrılarak savaşa gitmiş, esir düşmüş, bir daha dönme umudunu tam yitirmişken ansızın esen bir Hızır yeliyle kendisini yine ülkesinde bulan insan mi? Artık bu insan, yurdunun taşlarına ve topraklarına ne sevgiyle bakar ; günesin kendi ülkesinde suya düşüp b...

ABDURRAHİM KARAKOÇ

Biraz da Kitaplar Seni Okusun Canlı bir kitapsın, yazarı Mevlâ  Açık dur, kitaplar seni okusun.  Yüzünde şavklansın nazarı Mevlâ  Eğilsin mehtaplar seni okusun. Kasırga ol, döne döne zikir et  Her nefese on bin misli şükür et  Şüphe burgacında Hakkı fikir et  Uyansın girdaplar seni okusun. Erisin geceler gündüze gel ki  Kalmasın tek engel bir düze gel ki  Secdede Rabb’inle yüz yüze gel ki  Minberler, mihraplar seni okusun. ‘Ezel’in, ‘ebet’in şifresi sende  Menfinin, müspetin şifresi sende  Çözülsen de olur, çözülmesen de  Sorular, cevaplar seni okusun. Aşktan, estetikten, ahenkten yana  Şiir, resim, müzik imrensin sana  Camiler, sebiller gelsin lisana  Hayırlar, sevaplar seni okusun. Bedenin coğrafya, tarihtir dünün  Ayrı ayrı sayfa saatin, günün  Dört kapısı açık dursun gönlünün  Âlimler, erbablar seni okusun. Nefret boşta kals...