YİTİK CENNET

''Ey zindanda bir gece geçirmemiş dost, güneşe doğru çılgın koşuyu yapacak çocuk olabilir misin? Ey yükseklerden büyük seslerle düşen su, bu yalçın kayalara bir şelale borçlu olduğunu biliyor musun? Sessiz ve dilsiz duran mezartaşı! Kitabendeki çizgiler, iniş ve çıkışı derinleştikçe seni tarihin içine yerleştirir, farkında mısın? 
Cennette hiç bir sarsıntıya uğramadan yaşayacak olan insanoğlu mu, yoksa ayağı kayarak yeryüzüne düşen ve orada âb-ı hayatı ararcasına karanlıklar arasında geçen, Dünya çilesini çektikten sonra Tanrıya özlem duyan insan mi? Seçilmiş olan hangisidir? Şanlı olan hangisidir? Yurdunu hangi insan daha çok sevecektir : doğduğu yerden ölünceye kadar hiç ayrılmayan insan mi? Yoksa en genç çağında yurdundan ayrılarak savaşa gitmiş, esir düşmüş, bir daha dönme umudunu tam yitirmişken ansızın esen bir Hızır yeliyle kendisini yine ülkesinde bulan insan mi? Artık bu insan, yurdunun taşlarına ve topraklarına ne sevgiyle bakar ; günesin kendi ülkesinde suya düşüp bin parça oluşunu ne kalp titreyişiyle izler? Bir çiftçiyi tarlasından koparmak ne demektir? Daha doğrusu kopardıktan sonra ona tarlasını iade etmek? Ona hayat bağışlamak budur işte. ''
#sezaikarakoç #yitikcennet

#''YİTİK CENNET''TEN ALINTI

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şaşırdım Kaldım İşte Bilmem Ki Nemsin

ABDURRAHİM KARAKOÇ

SU SAVAŞLARI/ TRT BELGESEL