Kayıtlar

DERİNLERE DALMA KUZUM!

Uçuşan kuşlarla ben de süzülüp gidiyorum gri bulutlar arasına. Kanatlarımızda yükler olmadan şenşakrak oyunlar oynamak ne güzel! Onları seyre dalmak ne güzel! .... Uçup gitmişler burada oynadıkları oyunları bitmiş olmalı. Onların çoktan kaybolmuş olduklarını hissediyorum ama gözlerimi sisi anımsatan gri bulutlar arasından hemen alamamış olmalıyım ki ne yöne meyledip gittiklerini göremedim. Öylece dalıp gitmişim işte Aslında böyle dalıp gidince hep talihsiz olaylara, elim yaşantılara kederlendiğimiz sanılır. Kişinin bu sırrına vâkıf olmak için sürekli sorular sorarlar. Halbuki bazen durum pek de öyle değil benim dalıp gitmelerim göz önünde bulundurulacak olursa. Ama bir derdin içinde olduğumuzu düşünerek bize çabucak çare bulabilme telaşıyla mıdır yoksa kendilerinin bilmediği bir şeyi aklında ve sadrında taşıdığın için rahatsızlık mı duymuşlardı bilemem ama Aklımızın kuşlara takılıp gitmesiyle bir müddet olsun keyif aldığımızı, göğsünüzün ferahlığını, şayet dertli isek bir çare bula...

DİLEYEN ÖĞÜT ALIR

Dileyen öğüt alır. Sürekli hata yapan insanlara baktığımızda acaba öğüt vereni, yol göstereni mi olmadı diyoruz genç olduğunu görünce. çünkü gençlik tecrübesizlikle eş değerdir çogu zaman. (kimse bu düşünceyi bir çırpıda çöpe atamaz.) Ama hatalarını yineleyen birine bakış açımız değişebiliyor. kişi öğüt alma arzusunu zerre kadar bünyesinde taşımaya niyetli değilse durum kötü! Doğruya yöneltmek, doğruyu işaret etmek ve bireyin bu doğru içerisinde eylemlerde bulunmasını desteklemek eğitimin önemli noktalarıdır. Bunları öğrenebilmesi temel amaçtır. Bazen bizler '' bu yaşa gelmişim  ne eğitimi ne tavsiyesi !'' diyebiliyoruz. Ama bu durum öyle değil zannımca. Çünkü istersek 70 yaşına gelmiş olalım bazı davranışları, olayları hayatımızda tecrübe etmedik, bunun için bir tavsiyeye, bir yönlendirmeye ihtiyacımız olabilir.  toplumumuzda veya dünyada olgunluk yaşı olarak tanımlayacağımız bir yaşagelmiş olsak da bu bizim artık hatalardan berî olduğumuz, olacağımız anlamını taşı...

YOLCU

Yolculuklar sadece bir şehirden başka bir şehre yaptığımız seyahatten ibaret değildir bazılarımız için. Derin şahsiyetlerin derinlere dalmak için aldığı bir bilettir. Yükselip giden heybetli dağlarla, onların birleştiği gökyüzü ile sohbetleşmesini bilene kırk yıllık hatırı olan bir muhabbettir. Bir anlam peşinde koşanlara, dikkatle okunması gereken satırlar sunan kitaptır. Kibirden kinden artık göremez hale gelenlere sessiz bir hitaptır. İyidir hoştur da bazı duygulardan bazı insanlardan uzaklaşmak isteyenlere hiç uygun değildir. Onlarla baş başa kalmak zorunda kalabilir insan. İşte onlar içinde bir hesaplaşmadır yol.   Çok geçmeden gayri ihtiyari omzuma düşüyor başım… Başımı cama yaslayıp gözlerimi akıp giden yola dikiyorum. Gözlerimin önünde akıp giden çehreler.. işte esas yolculuk şimdi başlıyor. Kimiyle hiç konuşmamışım Ama   yine de aklıma geliyor. Kimini sadece resimde gördüm, O da burada. İnsafsızlığıma uğramış olanlar da burada. İyi kötü, tanıdık tanımadık, sevdi...

SEVGİ NEYDİ?

Öyle bir hal aldı ki insanların yaşamları! İhanetler, zulümler, duygusuzluklar ve bütün insafsız eylemlerle dolu hayatlarımız. Bu halden nasıl kurtuluruz diye soracak olunca kendime önceden hemen '' SEVGİ'' diyebilirdim.  Ama öyle bir hal almışız ki sevgiyi bile aldatmacalarla doldurmuşuz. Güvendiğimiz bu kelimeyi de izaha ihtiyaç duyuyoruz kullandığımız zaman. Yani 'sevgi işte herkesin bildiği' deyip birakamiyoruz. Çünkü sevmeyi bilmiyoruz. O fedakar, feragatkâr, iyilik ve naiflik dolu olması gereken duygu başka bir şekilde yer alıyor hayatımızda. (Belki de hep böyleydi ama ben yeni farkediyorumdur. Ya da simdi dile getirebiliyorum. Dünyada kötülük hep mevcuttu. Sevgisizlik ve zulümde...) Sevgilerimiz zulümlü. Sevgi kavramıyla ifade ettiğimiz davranışlarımız, esasında sevgisiz. Nasıl olduğunu görmedin mi? Seviyorum diyenlerin  zalimliğine şahit olmadın mı? Sevgilerimiz hep sevdiğimize sağır, hep heyecansız, hep insafsız. Sabaha, gün doğumuna, heyecanla k...

HİKAYELER DE OLMASA

Yaşanmış hikayelerin insanlara tesiri daha büyüktür. hep şikayet ederiz ya "bana kuru kuru nasihat edip duruyorsun!"diye. Bu nasihat bölümleri büyüklerimiz tarafından bize iyi niyetle yapılıyor, bunu unutmamak lazım. Ama bu zamanlarda onları dinlemek bazen sıkıcı yahut beyhude gibi gelebiliyor. ''Gençlik işte!'' mi desek bilemedim. Ama bizim buna ihtiyacımız var. Bak böyle deyince de sıkıcı oldu. Ama hikayeler çoğumuzun dikkatini çekmiştir. Şöyle yap, böyle yap demektense ; güzel gözlü bir çocuk vardı, bir vardı bir yoktu o güzel gözlünün sevmekte üstüne yoktu. o çocuğun adı Ferhat'tı... deyince bir merak uyandırmakla birlikte bir hayal dünyasına buyur ediyor insanı bu büyülü dakikalar. Ayrıca kaşımızdaki insana onu yargılamadan onun için bir şeyler yapmış olabilmenin inceliğini de yaşamış oluruz hikayelerle. İŞTE bu yüzden çok yaşasın hikayeler. Ve hikayelerimiz vesilesiyle onların ardından -biraz da merhametle-şöyle diyebilelim isterim: Gönülleri ho...

SORUMLULUKLARDAN BİR SORUMLULUK: OKUMAK

Okuyalım! Önce içimizdeki nefsin bitmek tükenmek bilmez heves ve ihtiraslarına meydan okuyalım. Sonra dışımızdaki düşmanların canına okuyalım. Hatta Gün gelsin kainatı okuyalım çiğdemlerin arasında yahut bir nehir kıyısında. Ve Gün gelsin gözlerde saklananları bile okuyup derman olalım. her ne vesileyle olursa olsun okuyalım. Ve okumayı yaparken onun bir âdabı olduğunu bilerek ve bu edebi terk etmeden okuyalım. Dimağlarımıza ahlak ile ilgili tüm düsturları yerleştirerek , kalbimizin tik tak diye atan sesini hakikat , ahlak diye atan sese çevirerek , damarlarımızdaki kanı edebin ahengiyle ahenklendirerek ve eylem haline gelerek okumaktır bu "sorumluluğun" adabı. Kainatın derinliklerinde Seyre dalmışken dilden bir şükrün dökülebilmesidir edebi. Gözlere samimiyetle  bakabilmektir edebi. .... Evet,bence okumak tam anlamıyla sorumluluktur. Kişinin kendine, ehline, toplumuna ve Rabbine. Adımızın güven , adımımızın edep , vardığımız sonucun hep hakikat dairesinde kalması...

DUR BİRAZ

O kadar hızlı koşma! Yetişemezsin akışa... neden onu ölçü aldın sahi? belki de tam tersindedir biricik dermanın. Dur biraz, dinle! Gözlerini, çivileyip hapsettiğin o noktadan kurtar. Kaldır başını, gökyüzüne bir bak! Sağında duran çocuğun gözlerine bir bak, donuk kalbinden uzaklaşıp başını okşasana. Tebessümle cevap ver bakışlarına. eşlik et sen de onun çocukluğuna... Durmak bilmez bir koşuşturma var zihninde. Biliyorum. Bir sürü uğultu... Gürültüden yorgunsun? Karmaşalar yüzünden hep telaşlı. Sakin ol da biraz dinle. Evet, muhakkak birilerini de dinlemelisin. Ama eşlik ettiğin kainatın ayetlerinin sözlerini de dinle. ne ibretler ne tavsiyeler ne şahitlikler vardır Rabb'inin adını anan kainatta. Ne umutlar ne çıkışlar vardır bakınca, duymak isteyince. O halde şimdi Dur biraz, dinle kalbinde fıtratın bozulmamış akislerini. bir merhamet değil midir yıllarca bozulmadan sana eşlik etmek için var olan o ses. O halde şimdi dur biraz dinle kendini meçhul bir ...