DERİNLERE DALMA KUZUM!
Uçuşan kuşlarla ben de süzülüp gidiyorum gri bulutlar arasına. Kanatlarımızda yükler olmadan şenşakrak oyunlar oynamak ne güzel! Onları seyre dalmak ne güzel!
....
Uçup gitmişler burada oynadıkları oyunları bitmiş olmalı. Onların çoktan kaybolmuş olduklarını hissediyorum ama gözlerimi sisi anımsatan gri bulutlar arasından hemen alamamış olmalıyım ki ne yöne meyledip gittiklerini göremedim. Öylece dalıp gitmişim işte
Aslında böyle dalıp gidince hep talihsiz olaylara, elim yaşantılara kederlendiğimiz sanılır. Kişinin bu sırrına vâkıf olmak için sürekli sorular sorarlar. Halbuki bazen durum pek de öyle değil benim dalıp gitmelerim göz önünde bulundurulacak olursa. Ama bir derdin içinde olduğumuzu düşünerek bize çabucak çare bulabilme telaşıyla mıdır yoksa kendilerinin bilmediği bir şeyi aklında ve sadrında taşıdığın için rahatsızlık mı duymuşlardı bilemem ama Aklımızın kuşlara takılıp gitmesiyle bir müddet olsun keyif aldığımızı, göğsünüzün ferahlığını, şayet dertli isek bir çare bulamasakta derdimizi sevmeyi öğrenmeye başladığımızı bilmenizi isterim.
Mesela az önce kuşlarla karındaş olup o gri bulutlar arasında neşeli oyunlar oynadıktan sonra sislerin ardında belli belirsiz görünen Karlı dağlara uzanıverdim gitti.
Insanın oturduğu yerden dünyayı gezmesi, oralardan bir parça hava soluğunu sanmasında ne gibi yorgunluk ne gibi tasa edilecek bir durum olur ki? Belki vardır ama şimdi değil! Bir hayalin eşiğinde uzanıp huzur solumakta ne gibi telaş edilecek bir durum vardır? Belki vardır hatta çoğunlukla vardır ama şimdi değil!
Kuşların kanatlarında bulacağımı bilseydim şifayı hiç ayırır mıydım gözlerimi gökyüzünden. Kalkar mıydın o küçük pencerenin önünden. Ben de korkar mıydım derin hayallere dalmaktan....
Sonra hafiften Hayal dünyasından sıyrılır gibi olduğumu bildiklerimin, duyduklarımın ve yaşadıklarının ağırlığını hissedince anladım. Bir müddet daha bu dünyada yaşayabilmek isteği parlayıverdi kalbimde. Hani güzel bir rüya gördüğümüz sırada uyaniverirsek tekrar uyumak için çabalarız ya iste oyle.
Sonra bir Serçe kuşuna çok özendim o kadar güzel , kadar narindi ki!
Küçük bir serçe kuşunun yaşamın seyre daldım. Dallarda nasıl adım attığını, yavrularını, yuvasına uçuşunu, ötüşünü, incecik narin bir yaşayışa sahip oluşunu...
Öylece derinlere dalmak da bir Şifa buldum Sahi Şifa nedir? yahut Saadet nedir? Tefekkürün tadıyla tatlanmış akıllarımızla hayatımızı idame ettirmek nasıl olurdu. Arayıp durduğumuz mutluluk bir hazine gibi Toprağın altına mı gömülmüştü? Ölüler niçin yaşar, bazıları yaşarken ne için ölmüştür? Gökkubbe altındakiler ne haldedirler?...
Bir yerden başlayıp envai çeşit konuyu ziyaret etmiş olursun. (Sizi bir nebze de olsa meraktan kurtarmış olayım.)İşte böylece sürer gider hayaller ve düşünceler...
Oyun oynayan bir grup kuş seni de alır götürür yanında. Oturduğun yerden dünyayı dolaşmak, kıymetli bir hazine için çabalayıp düşüncelerle adımlar atarak en kıymetli hazineye sahip olma umuduna sahip olmak güzel değil midir?
Bak o sisli havaya Güneş ışıkları de değiyor şimdi.
Güneşin doğuşu ve batışı...
Pencereden sana ulaşan Işık...
Masadaki güzel çiçek ve birkaç satır yazılı kağıt...
Kirazın tadı, şeftalinin kokusu...
Zeytin ağaçları altında Mesut birkaç insan... Bu bekleyip durduğumuz Umut için kâfi değil mi?
...
....
Uçup gitmişler burada oynadıkları oyunları bitmiş olmalı. Onların çoktan kaybolmuş olduklarını hissediyorum ama gözlerimi sisi anımsatan gri bulutlar arasından hemen alamamış olmalıyım ki ne yöne meyledip gittiklerini göremedim. Öylece dalıp gitmişim işte
Aslında böyle dalıp gidince hep talihsiz olaylara, elim yaşantılara kederlendiğimiz sanılır. Kişinin bu sırrına vâkıf olmak için sürekli sorular sorarlar. Halbuki bazen durum pek de öyle değil benim dalıp gitmelerim göz önünde bulundurulacak olursa. Ama bir derdin içinde olduğumuzu düşünerek bize çabucak çare bulabilme telaşıyla mıdır yoksa kendilerinin bilmediği bir şeyi aklında ve sadrında taşıdığın için rahatsızlık mı duymuşlardı bilemem ama Aklımızın kuşlara takılıp gitmesiyle bir müddet olsun keyif aldığımızı, göğsünüzün ferahlığını, şayet dertli isek bir çare bulamasakta derdimizi sevmeyi öğrenmeye başladığımızı bilmenizi isterim.
Mesela az önce kuşlarla karındaş olup o gri bulutlar arasında neşeli oyunlar oynadıktan sonra sislerin ardında belli belirsiz görünen Karlı dağlara uzanıverdim gitti.
Insanın oturduğu yerden dünyayı gezmesi, oralardan bir parça hava soluğunu sanmasında ne gibi yorgunluk ne gibi tasa edilecek bir durum olur ki? Belki vardır ama şimdi değil! Bir hayalin eşiğinde uzanıp huzur solumakta ne gibi telaş edilecek bir durum vardır? Belki vardır hatta çoğunlukla vardır ama şimdi değil!
Kuşların kanatlarında bulacağımı bilseydim şifayı hiç ayırır mıydım gözlerimi gökyüzünden. Kalkar mıydın o küçük pencerenin önünden. Ben de korkar mıydım derin hayallere dalmaktan....
Sonra hafiften Hayal dünyasından sıyrılır gibi olduğumu bildiklerimin, duyduklarımın ve yaşadıklarının ağırlığını hissedince anladım. Bir müddet daha bu dünyada yaşayabilmek isteği parlayıverdi kalbimde. Hani güzel bir rüya gördüğümüz sırada uyaniverirsek tekrar uyumak için çabalarız ya iste oyle.
Sonra bir Serçe kuşuna çok özendim o kadar güzel , kadar narindi ki!
Küçük bir serçe kuşunun yaşamın seyre daldım. Dallarda nasıl adım attığını, yavrularını, yuvasına uçuşunu, ötüşünü, incecik narin bir yaşayışa sahip oluşunu...
Öylece derinlere dalmak da bir Şifa buldum Sahi Şifa nedir? yahut Saadet nedir? Tefekkürün tadıyla tatlanmış akıllarımızla hayatımızı idame ettirmek nasıl olurdu. Arayıp durduğumuz mutluluk bir hazine gibi Toprağın altına mı gömülmüştü? Ölüler niçin yaşar, bazıları yaşarken ne için ölmüştür? Gökkubbe altındakiler ne haldedirler?...
Bir yerden başlayıp envai çeşit konuyu ziyaret etmiş olursun. (Sizi bir nebze de olsa meraktan kurtarmış olayım.)İşte böylece sürer gider hayaller ve düşünceler...
Oyun oynayan bir grup kuş seni de alır götürür yanında. Oturduğun yerden dünyayı dolaşmak, kıymetli bir hazine için çabalayıp düşüncelerle adımlar atarak en kıymetli hazineye sahip olma umuduna sahip olmak güzel değil midir?
Bak o sisli havaya Güneş ışıkları de değiyor şimdi.
Güneşin doğuşu ve batışı...
Pencereden sana ulaşan Işık...
Masadaki güzel çiçek ve birkaç satır yazılı kağıt...
Kirazın tadı, şeftalinin kokusu...
Zeytin ağaçları altında Mesut birkaç insan... Bu bekleyip durduğumuz Umut için kâfi değil mi?
...
Yorumlar
Yorum Gönder