Kayıtlar

Aralık, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DİLEYEN ÖĞÜT ALIR

Dileyen öğüt alır. Sürekli hata yapan insanlara baktığımızda acaba öğüt vereni, yol göstereni mi olmadı diyoruz genç olduğunu görünce. çünkü gençlik tecrübesizlikle eş değerdir çogu zaman. (kimse bu düşünceyi bir çırpıda çöpe atamaz.) Ama hatalarını yineleyen birine bakış açımız değişebiliyor. kişi öğüt alma arzusunu zerre kadar bünyesinde taşımaya niyetli değilse durum kötü! Doğruya yöneltmek, doğruyu işaret etmek ve bireyin bu doğru içerisinde eylemlerde bulunmasını desteklemek eğitimin önemli noktalarıdır. Bunları öğrenebilmesi temel amaçtır. Bazen bizler '' bu yaşa gelmişim  ne eğitimi ne tavsiyesi !'' diyebiliyoruz. Ama bu durum öyle değil zannımca. Çünkü istersek 70 yaşına gelmiş olalım bazı davranışları, olayları hayatımızda tecrübe etmedik, bunun için bir tavsiyeye, bir yönlendirmeye ihtiyacımız olabilir.  toplumumuzda veya dünyada olgunluk yaşı olarak tanımlayacağımız bir yaşagelmiş olsak da bu bizim artık hatalardan berî olduğumuz, olacağımız anlamını taşı...

YOLCU

Yolculuklar sadece bir şehirden başka bir şehre yaptığımız seyahatten ibaret değildir bazılarımız için. Derin şahsiyetlerin derinlere dalmak için aldığı bir bilettir. Yükselip giden heybetli dağlarla, onların birleştiği gökyüzü ile sohbetleşmesini bilene kırk yıllık hatırı olan bir muhabbettir. Bir anlam peşinde koşanlara, dikkatle okunması gereken satırlar sunan kitaptır. Kibirden kinden artık göremez hale gelenlere sessiz bir hitaptır. İyidir hoştur da bazı duygulardan bazı insanlardan uzaklaşmak isteyenlere hiç uygun değildir. Onlarla baş başa kalmak zorunda kalabilir insan. İşte onlar içinde bir hesaplaşmadır yol.   Çok geçmeden gayri ihtiyari omzuma düşüyor başım… Başımı cama yaslayıp gözlerimi akıp giden yola dikiyorum. Gözlerimin önünde akıp giden çehreler.. işte esas yolculuk şimdi başlıyor. Kimiyle hiç konuşmamışım Ama   yine de aklıma geliyor. Kimini sadece resimde gördüm, O da burada. İnsafsızlığıma uğramış olanlar da burada. İyi kötü, tanıdık tanımadık, sevdi...

SEVGİ NEYDİ?

Öyle bir hal aldı ki insanların yaşamları! İhanetler, zulümler, duygusuzluklar ve bütün insafsız eylemlerle dolu hayatlarımız. Bu halden nasıl kurtuluruz diye soracak olunca kendime önceden hemen '' SEVGİ'' diyebilirdim.  Ama öyle bir hal almışız ki sevgiyi bile aldatmacalarla doldurmuşuz. Güvendiğimiz bu kelimeyi de izaha ihtiyaç duyuyoruz kullandığımız zaman. Yani 'sevgi işte herkesin bildiği' deyip birakamiyoruz. Çünkü sevmeyi bilmiyoruz. O fedakar, feragatkâr, iyilik ve naiflik dolu olması gereken duygu başka bir şekilde yer alıyor hayatımızda. (Belki de hep böyleydi ama ben yeni farkediyorumdur. Ya da simdi dile getirebiliyorum. Dünyada kötülük hep mevcuttu. Sevgisizlik ve zulümde...) Sevgilerimiz zulümlü. Sevgi kavramıyla ifade ettiğimiz davranışlarımız, esasında sevgisiz. Nasıl olduğunu görmedin mi? Seviyorum diyenlerin  zalimliğine şahit olmadın mı? Sevgilerimiz hep sevdiğimize sağır, hep heyecansız, hep insafsız. Sabaha, gün doğumuna, heyecanla k...