Kayıtlar

Eylül, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

RA'D 28

... Yapmamız gereken, her şeyi bir kenara bırakıp kısa bir süre de olsa tefekküre dalmak, Kendi iç alemimize yolculuğa çıkmaktı. Yolculuklar iyi gelmez mi insana? Sıyrılabilmek şifa olmaz mı ruhuna fanilikten? Bak, bize terk-i diyar gerek! Lüzumsuz sözün diyarını, samimiyetsiz samimiyetlerin diyarını, merhametlinin merhametiyle aldatıldığımız diyarı, kardeşliğimizi eda edemediğimiz mecralarda bulunuşumuzu, sevgilere ihanet ettiğimiz bu diyarlarımızı... Bu diyarları terk edebilmek için Bulmak gerekir diyorum. Nedendir bilinmez ama bir sebeple en derine gömdüğümüzü bulmak gerekir. İnanıyorum ki cevabını bulamayacağımız sorular,aşamayacağımız sıkıntılar ve ulaşamayacağımız bir huzur tarifi yok! Huzur.. Kalpler kimi anmakla huzur bulur bilmez misiniz? ...

SU SAVAŞLARI/ TRT BELGESEL

Resim
SU SAVAŞLARI  Çağlar Demirkapı ve Hakan Girginer öncülüğünde  Nijer ile başlayan bir yolculuğa bizler de eşlik edeceğiz. Burada bölümleri özetlemek yerine bende uyandırdıkları hisleri, hisseme düşenlerden aldıklarımı söylemek istiyorum. Ama bundan önce kısaca bu belgeselin trt'nin kendi anlatımıyla bize ne anlatmak istediğini buraya yazayım. '' Su; dünyadaki hayatın devamı için yegâne kaynaktır. Dünya herkes için adil bir yer değil. Dünyada 844 milyon insan, suya doğrudan ulaşamıyor. Maalesef dünyanın birçok ülkesinde insanların suya erişimi inanılmaz zorlu şartlarda ve çok yetersiz. İnsanların, özellikle de kadın ve çocukların hayatları su yolunda geçiyor.İşte TRT Belgesel’in yeni belgeseli Su Savaşları bu hayatları değiştirmek için yola çıkıyor. Dünyanın birçok farklı ülkesinde, adını bile duymadığımız köylerde, insanlarla suyu buluşturuyorlar. Onlara sadece su değil, dolaylı olarak bir gelecek, eğitim, bambaşka bir hayat veriyorlar.Türkiye belgeselciliğinde yin...

BİR ŞİİR/ ŞÜKRÜ ERBAŞ

ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür hanım? Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi gör- meden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz dü- şünün ki Ömür hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı ...

ISTIRAPLAR KARŞISINDA BİZ

Bir varmış bir yokmuş ile başlayan masalları sevmemizin sebeplerin biri de sanırım onların mutlu sonla bitecek olmasına olan inancımız. Bir yanda kötüler kendilerine çizdikleri kötülüklerle dolu yolculuklarını sürdürürken, diğer tarafta iyiler şeklinde tarif ettiğimiz kahramanlar yolculuklarına devam eder. Nihayetinde ne olursa olsun, neler yaşanırsa yaşansın iyilerin kazanacağı bir son vardır.   -Sonsuz mutlu bir son!- Bu yüzden iyi olmak isteriz.   Bu masallarla büyüyen çocuklardan bazıları hep iyi olmak için uğraştı. Lakin onların yolculukları kaba bir bakışla söyleyecek olursak hiç kazançla bitmedi. Mesela prensesiyle sonsuza kadar kadar mutlu yaşayamadı, büyücünün kulesindeki hapsinden kurtulamadı, sevdiğini bir öpücükle kurtaramadı…  İnsanlar bu tarz şeylerin masal olduğunu elbette biliyorlar. ''onlar sadece masallarda olur!'' demeleriyle  masallara ehemmiyet verilmemesi gerektiğini de. Ama yine de bu masalların yankısının zihinlerinde devam ettiğini...